19 Kasım 2008 Çarşamba

İSLAMDA REFORM VE SÖZDE İLAHİYATÇI OLMAK

Yazar Hikmet Çetinkaya diyor ki:

“Türkiye’de devletin hakim sistemi iki şeyi aradı durdu. Mümkünse İslâm’ı değiştirmek, ona gücü yetmezse Müslümanların din anlayışını değiştirmek. Kemalizmin en önemli özelliklerinden biri dinde reformu amaçlaması idi. Bunda muvaffak olunamadı. Çünkü İslâm’ın kitaba bağlı karakterleri böyle bir reformasyona ve deformasyona izin vermiyordu. Bu, Müslümanlara da kabul ettirilemedi. Ağır baskı dönemleri yaşandı Türkiye’de ama dinde reform kabul görmedi.”

(Kaynak: www.angelfire.com / ms / siyaset / index.html.)

Devletimiz ve Cumhuriyetimiz, din konusunda Müslüman halka elbette böyle suikastlar, ağır baskılar yapmaz, insan haklarını ihlâl eden planlar hazırlayıp uygulamaz. Böyle hukuk ve vicdan dışı şeyleri gayr-i meşru Derin Devlet, resmî ideoloji, Ergenekon ve buna benzer gizli güçler yapar.

Son yıllarda Müslümanları, hiç olmazsa onların bir kısmını gerçek İslâm olan Ehl-i Sünnet’ten çıkartıp; light, ılımlı, ehlî (evcil) bir İslâm türetme faaliyetleri ve propagandaları büyük hız kazanmıştır.

Gerçek İslâm’a uymayan birtakım bozukluklar, vahim yanlışlıklar görmekteyiz.

Bir tür hâricilik aldı yürüdü. Yeni yapılan bütün camiler “Mescid-i dırardır” diyecek kadar işi azıtanlar var.

İslâm’ı bozma, değiştirme, Müslümanları şaşırtma faaliyetleri içine ABD’nin CIA’sı, İsrail’in Siyonizmin MOSSAD’ı bile girdi.

CIA ile MOSSAD ile Papalıkla, Evangelist kiliselerle işbirliği yapan Müslümanlar zuhur etti.

Kur’ân, Yahudileri ve Hıristiyanları imana ve İslâm dinine çağırmıyor diyen Diyalogçu modern hocalar zuhur etti.

Sünnet’i yıkmak istiyorlar.Bu maksatla Ashabın büyüklerine, bu arada Ebû Hureyre radiyallahu anh hazretlerine saldırıyorlar.

Mezhepleri ve İslâm fıkhını kaldırmak istiyorlar.

Müslümanların dinlerini öğrendikleri ilmihal kitaplarına karşı bir hakaret, istihfaf (küçük görme), devre dışı bırakma kampanyası açılmıştır. İlmihale önem veren, ilmihal okuyan Ehl-i Sünnet Müslümanları “İlmihali, Kur’ân’dan önemli görmek” iftirasıyla karalanıyor.

Usûl-i fıkha, usûl-i tefsire, usûl-i hadîse aykırı binlerce yanlış ve bozuk görüşlerle dolu sözde din kitapları çıkartıldı.

Bu bozma, tahrif etme, saptırma işlerini kimler yapıyor?

Önceleri bu misyon dinsiz, Allahsız, fâsık, fâcir kimselere verilmişti. Sonra bu metodun başarısız olduğunu gördüler ve devreye birtakım bozuk ilâhiyatçıları, sahte İslâmcıları soktular.

İslâm’ı mihraptan yıkmak istiyorlardı.

Kısmen başarılı da oldular. Doğru dürüst din eğitimi almamış, İslâm’ı gerçek hocalardan ve güvenilir kitaplardan öğrenmemiş bir kısım halkı kandırdılar. Lâkin Müslümanların tamamını kandıramadılar, aldatamadılar, saptıramadılar.

Birkaç yıl önce yürürlüğe giren, devreye sokulan, sahneye konulan BOP’un (Büyük Ortadoğu Projesi’nin) gizli maddelerinden biri de İslâm dinini; ABD’ye, İsrail’e, Haçlılığa zarar veremeyecek uysal ve evcil bir hale getirmektir.

Bir yandan zaten balkanlaşmış, bölük pörçük hale gelmiş mevcut İslâm devletlerini daha da parçalamak ve birbirine düşürmek; öbür yandan Müslümanlardaki Ehl-i Sünnet, cihad anlayışını kaldırarak onları yabancılaştırıp köleleştirmek...

Türkiye’nin bugünkü düşkün durumunda, ülkemizdeki vahim insan hakları ihlâllerinde, İslâm’ı tahrif etme çabalarında, Müslüman halka yapılan ağır baskılarda “Lozan’ın Gizli Protokolları”nın büyük rolü vardır.

Bu protokollere göre Türkiye rejimi İslâm ile bütün ilgilerini kesecek, İslâm dünyasından kopacak, İslâm kültürüne, kimliğine, medeniyetine yabancılaşacaktı.

İslâm’ı tahrif etmek, Müslümanların kafalarını karıştırmak için neler yaptılar ve yapıyorlar?

1. Dinin tek kaynağı Kur’ân’dır diyorlar, Kur’ân’ın anlaşılması ve yorumlanmasında gerekli ve zarurî olan Sünnet’i ve sahih hadîsleri tanımıyorlar ve Kitabullah’ın nice âyetini kendi re’ylerine heva ve heveslerine, “Derinlerden” ve şeytanlardan aldıkları talimata göre yanlış ve yanıltıcı bir şekilde tefsir ediyorlar.Bu, Kur’ân’a bir ihanettir.

2. Defalarca yazdılar. “Peygamber bir postacı idi. İslâm’ı tebliğ ettikten sonra işi bitti, öldü gitti...” meâlinde cümleler sarfettiler. Böyleleri Peygamber’i (salat ve selâm olsun O’na) ve Sünnetini devreden çıkartmak, onun yerine birtakım bozukları geçirmek istiyorlar. Sünnet olmadan İslâm, Kur’ân, Peygamber, nasıl anlaşılacaktır, doğru şekilde nasıl yorumlanacaktır?

3. Fıkıhsız, şeriatsız bir İslâm türetmek istiyorlar. Yani münzel (indirilmiş) İslâm’ı kaldırıp onun yerine uydurulmuş bir İslâm getirmek istiyorlar.

4. Ondört asırlık müctehidlerin, eimmenin, büyük fukahanın icmâ ve mutabakatlarını hükümsüz hale getirmek istiyorlar. Ta ki, meydan kendilerine kalsın.Kaynak:Mehmet Şevket Eygi,www.habervaktim.com

Hiç yorum yok: