14 Kasım 2008 Cuma

DİYANET NİÇİN CEVAP VERMİYOR?

İslâm’a Yapılan Saldırılara Diyanet Niçin Cevap Vermiyor?

AŞAĞIDA anlatacağım konular dolayısıyla bir Müslüman vatandaş olarak son derece üzüntülü, kırgın ve tedirgin vaziyetteyim. Bunları Başkanlığınızla paylaşmak istiyorum:

1. Birtakım kendini bilmez, agresif medyacılar, akademisyenler, sözde aydınlar, Moiz Kohen (Tekin Alp) ağzıyla kutsal Şeriatimize saldırıyorlar. Şeriat nedir?Kur’ân’dan ve Sünnetten çıkarılmış İslâmî hükümlerin tamamına verilen ad değil midir? Osmanlıcadan Türkçeye meşhur Devellioğlu Sözlüğü ne diyor:

“ŞERİAT: 1. Doğru yol. 2. Allah’ın emri. 3. Âyet, hadîs ve icmâ-i ümmet esaslarına dayanan din kaideleri.”

Bundan anlaşılıyor ki, Şeriat’i inkâr eden, tahkir eden, hafife alan, ona karşı olan bir kimse kâfir olur.

Hal böyle iken sayın Diyanet Başkanlığı bu konuda kamuoyunu niçin aydınlatmıyor? Niçin mukaddesatımıza yapılan saldırılara karşı ilmî cevaplar vermiyor? Başkanlık elbette polemik yapmayacaktır, elbette şarlatan dinsizlerin düşük seviyesine inmeyecektir ama mukaddesatımıza alçakça saldırılırken büsbütün susmak olmaz ki...

2. Yine birtakım kendini bilmezler, başta Ebû Hureyre radiyallahu anh olmak üzere Ashab-ı Kiram’ın büyüklerinden nice muhterem zata saldırıyor, onları hadîs uydurmakla suçluyor. Sünnet ve hadîsleri yıkmaya yönelik bu harekete karşı niçin ilmî ve mukni (inandırıcı) cevaplar verilmiyor? İslâm dünyasında dinsiz ve kâfir oryantalistlere karşı Hz. Ebû Hureyre’yi müdafaa ve iftiraları red ve cerh konusunda nice eser ve makale kaleme alınmıştır. Bunların özeti yapılıp niçin halk bu konuda aydınlatılmıyor?

3. 1994’te Mardin Harran Ovası Kasımiye Medresesi’nde üç gün süren bir Dinlerarası Diyalog festivali yapıldı. Medresenin içindeki havuzun üzerine salaş bir köprü inşa edildi ve çan ezan sesleri içinde, başta Fener Rum Patriği olmak üzere çeşitli kiliselere mensup papazlar, onların içinde İstanbul müftüsü de hep birlikte geçti. Bu köprü Sırat köprüsüymüş, Diyalogçular üzerinden geçip Cennet’e girmişlermiş... Diyalog konusunda Diyanet’e ağır baskılar yapıldığına dair rivayetler vardır.Lâkin bütün baskılara rağmen bu gibi hafifliklerden uzak durulması gerekmez miydi?

4. Diyanet’e ilmihal, fıkıh ve tefsir kitabı hazırlayan heyetin içinde bulunan ünlü bir İlahiyatçı, müctehid olduğunu iddia etti. İctihadlarından biri de şu: Kur’ân, Yahudileri ve Hıristiyanları İslâm’a çağırmıyor... Başkanlık maalesef bu vahim ictihad ve iddia karşısında susmayı tercih etti. İslâm’a, Kur’ân’a, Sünnet’e böylesine aykırı korkunç bir ictihad ve iddia karşısında susmak caiz midir?

5. Ülkemizde mezhepsizlik, fıkıh düşmanlığı yayılmaktadır.Her biri yüksek dereceli, faziletli, takvalı örnek Müslüman olan müctehid imamlar aleyhinde cehalete, yalana, iftiraya, kine, garaza, kötü niyete dayalı propagandalar yapılıyor. Diyanet bu konuda Müslüman halkı niçin uyarmıyor?

6. Kendini bilmezler Ehl-i Sünnet Müslümanlığını Emevî dini olarak göstermeye yelteniyor. Diyanet’in bu gibi iftiralar karşısında da dişe dokunur bir müdafaası, cerh ve ibtali yok.

7. Adam, kitaplarında, hac ibadeti esnasında şeytan taşlama diye bir şey olmadığını yazıyor. Cevap yok. Kitap da Diyanet kitabevinde satılıyor...

Maddeleri çoğaltmayayım. Yüce dinimiz, kutsal kitabımız, fıkhımız, mukaddesatımız saldırıya uğruyor, en câhilce iftiralar atılıyor. Müslümanların zihinlerini karıştırmak için şeytanca propagandalar yapılıyor. Diyanet’in bunlara mutlaka cevap vermesi gerekir.kaynak:Mehmed Şevket Eygi.www.habervaktim.com

Hiç yorum yok: